reklam
  • DOLAR
    32,34
    %-0,05
  • EURO
    34,85
    %0,16
  • ALTIN
    2,39
    %-0,28
  • BIST
    10,276
    %0,67

TENCERE DİBİN KARA

 

    Güncelleme Tarihi: 22 Temmuz 2023 - 17:01

Avukat/Yazar Alp Kaan’ın Balıkesir 24 Saat Com’da   Seninki benden kara misali… Türk siyasetinin hali geleceğe yönelik ne kadar umut veriyor?.. Nasıl bir gelecek bekliyor yeni kuşakları siyaset adına? Seçimler oldu bitti tamam. İktidar yola devam dedi. Muhalefet büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Demokrasilerde iktidarlar eleştirilir, toplumun ortak faydasına olan hususlarda elbette kör muhalefetin kimseye faydası yoktur […]

Avukat/Yazar Alp Kaan’ın Balıkesir 24 Saat Com’da

 

Seninki benden kara misali…

Türk siyasetinin hali geleceğe yönelik ne kadar umut veriyor?..

Nasıl bir gelecek bekliyor yeni kuşakları siyaset adına?

Seçimler oldu bitti tamam.

İktidar yola devam dedi.

Muhalefet büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.

Demokrasilerde iktidarlar eleştirilir, toplumun ortak faydasına olan hususlarda elbette kör muhalefetin kimseye faydası yoktur ama muhalefet partileri ve toplum adına denetim ve eleştiri görevini yapmakla yükümlü olan dördüncü kuvvet basının asli görevi eleştiridir.

Hatalar, yanlışlar kamuoyuna açıklanmalıdır ki iktidarlar hatalarını düzeltsin; ortak doğrularda buluşulabilsin.

Elbette bizim gibi demokrasinin tam manasıyla kavranmadığı ülkelerde batı tarzı hoşgörü ve olumlu bakış beklemek hayalperestlik boyutuna da gelebilir.

Zira özellikle bizim gibi ülkelerde “çoğunluk bende, ne dersem o” bakışı ile haklı önerge ve tekliflerin saç baş yolduran red kararlarının bolca örneği yok mudur?..

Bununla beraber özetleyelim; iktidar eleştirilir.

Zaten eleştirilmezse sorun vardır.

Ama kuşkusuz aynı şekilde muhalefet de eleştirilir.

Bunu en çok dördüncü kuvvet basın yapar ve yapmalıdır ama bizde basının da çok büyük bir kısmı advertorial (reklam haber) bültenlere döndüğünden gerek ulusal basında gerek yerel basında basının bu denetim işlevi giderek azalmış, bu boşluk da ama doğru ama yanlış sosyal medya tarafından doldurulmuştur.

Muhalefet, hepimiz görüyoruz ki halen seçim şokunu atlatamadı.

Hepsi içine kapandı, ne sesleri çıkıyor ne kendi iç sorunlarından Türkiye ve dünyaya bakar haldeler.

Elbette fatura yönetimlere çıkmalı, çıkarılmalı ve buna dahi gerek kalmadan başarısız siyasetçiler koltuklarından çekilmeyi bilmelidir.

Ne var ki, iktidarların eleştirilmesi istenmediği gibi bu topraklarda maalesef muhalefetin de kendi partileri açısından iktidardan bir farkı yoktur, onlar da eleştiriye çoğu kez dostane bir bakışla yaklaşamamaktadırlar.

Yine, parti içi gizli planlar ve entrikaların da, hangi parti olursa olsun, asla kabulü mümkün değildir.

Bugün Türkiye’ye baktığımızda özellikle muhalif kesim açısından kısa sürede çok büyük hayal kırıklıkları yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir.

Bir zamanlar müthiş bir rüzgar yakalayan Muharrem İnce, son seçim öncesi vatandaş gözünde önemli bir sempati kaybına uğramıştır.

Keza cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere giren ve üç gün önce Cumhurbaşkanı’na çok ağır eleştiriler getiren Sinan Oğan, bir anda iktidar cephesine geçmiş, daha mikrofondaki sesi uçup gitmeden bu yol ve görüş değişikliği sevenleri için büyük hayal kırıklığı getirmiştir.

Bu noktada seçim sonrası kendini eski görevine en çabuk döndüren ve işine bakan Mansur Yavaş olmuştur.

Seçimi bırakmış, tekrar Ankara’nın sorunlarına gömülmüştür.

Peki aynı kanaatı milyonların kalbine dokunan Ekrem İmamoğlu için geldiğimiz noktada söyleyebilir miyiz?..

İstanbul yerinde duruyor ama kendisi “değişim” derken görünen o ki “liderlik” yoluna çıkmıştır ama bu çıkışta da en çok ana muhalefet yıpranmıştır.

Bu noktada elbette Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki baba-oğul ilişkisinin bu boyuta gelmesi yine sayısız insanı yaralamıştır.

Siyasette zaman ve görev önceliklerinin iyi değerlendirmesi gerekir.

Elbette değişim şarttır.

İktidar ve muhalefet fark etmez; tüm partiler açısından hem de!

Ayrıca bireysel tercihlerden ziyade ülke menfaatlerinin gözetilmesi; hırs ve inadın önüne geçilmesi gerekir.

Şahsen parti başkanlığı mı, dünyanın en büyük kentlerinden İstanbul’u yönetmek mi caziptir deseniz; biz ikincisinden yana tercihimizi kullanırız.

İstanbul’u iyi yönetirsen, milyonlarca insanın kalbine dokunursan kuşkusuz kısa bir zaman sonra parti başkanlığı da çok üst makamlar da zaten önüne gelecektir.

Bu noktada, seçimi seçimin bitmesiyle bırakan Mansur Yavaş dışında tüm siyasi aktörler hayal kırıklığının ayrı tablolarını oluşturuyorlar.

İktidar da “ben ne dersem o” diyor.

Tencere dibin kara…

Ve anlayacağınız…..

Bitmez bizde aynı politika!

  • 22 Temmuz 2023 - 17:01
  • +
  • -